Peki Şimdi N’olacak?



Hellooo,

Malta’ya gelmeye nasıl karar verdim yazısını daha dün gibi tazecik paylaşmışken, şimdi sıra Malta’daki 1,5 ayımı yazıya dökme zamanı. Ve hem de dönüş yapmışken.

Aslında daha erken bloğa ekleyecektim ama alışma süreci biraz uzun sürdü. Tam “evet alıştım galiba ada şartlarına” derken, bu kez den ağır grip süreci geçirdim. Ahh tam da korona meşhurlaşmışken. Ufaktan bir düşünüyorsun “yoksa?!!” Noo, her şey yolunda şu an. Konumuz uzun, heyecanımız yüksek başlayalım o halde.

İlk günümü hiç ama hiç unutmayacağım, buna çok eminim. Acayip derinden hissettiğim yalnızlık, ben neden buradayım, peki şimdi ne olacak, nereden başlayalım ada şartlarına diye düşünürken ay geçti ay 😊 Uyudum uyandım, Malta’da oluşuma bir daha şaşırdım ve okula gitmeye hazırlandım. Bir de yolu bulamadım tabi, sora sora gittim. Bir şekilde, tek nefeste konuşan bir kişinin olduğu tanıtım dersini de buldum ve kahvemle birlikte yerimizi aldık. Kahve şart tabii, valizden her şeyi eksilttim de kahveden bir tane dahi çıkartmadım. İlk gün konusunda hayat yardım etti, thank u! Sonrasında dersi sabah umarken öğlen olduğunu öğrendim ve 3 saat takıldım etrafta. Kafamda deli sorular, duruyorum etrafa bakıyorum gülüyorum. Ardından tekrar acabalar, daha neler neler. Keşiflerden sonra derse doğru geçtim.

Bombaaaaaa geliyor! Türkler?
Şunu bir kabul edelim; arkadaşım biz her yerdeyiz. Kurs fiyatı olarak Malta daha iyi diye gelmişiz lakin, yaşam şartları pahalı bence, bunu da not alalım. Kimsenin söylemediklerini, yazmadıklarını ben size yazacağım. Bu sezonda öyle bahsedildiği gibi çok fazla Türk görmedim tabi, ben özellikle de görmemezliğe vermiş de olabilirim. Ama sordum soruşturdum, Malta’nın yaz aylarında büyüleyici olmasından dolayı daha da fazla Türk akın ediyormuş. Bu sezonda pek fazla olmuyor. Bir de halk arasında dolanan şu bilgiyi de çürüteyim; Malta’da İngilizce öğrenilmez. Orada şu var bu oluyor bıdı bıdısını bence artık geçelim. Çünkü burada her türlü İngilizce öğreniyorsunuz. Bu durum tamamen sizinle ilgili. Eğer gelip de Türklerden başka kimseyle görüşmezseniz ve her şeyi çeviriden yaparsanız maalesef arkadaşım istersen 1 yıl kal Hello’dan birkaç fazla kelime öğrenip cümle kurarsınız. O kadarcık, fazlası olmuyor. Ve bence bu durumdan dolayı algımız sabitlenmiş. Zorlu geçen ada şartları iyileşmeye başladığı an keyif almaya başladım 😊 diyeceğim ama şu an dünya ile birlikte virüsün geçmesini bekliyoruz ve Türkiye’ye döndük. Ama bu durum 1,5 ayı sizlerle paylaşmama engel değil!

Şu geçen 1,5 ay içinde ağladık, güldük, Roma'ya gittik, Malta'yı gezdik (en azından bir kısmını) sahilde spor yaptık, yeni kültürler tanıdık; ama kimse de Malta çok soğuk demedi! Tüm bloglarda öğlen çok sıcak akşam normal derecede soğuk yazıyor. Türkiye’de şu an hava nasılsa orası da aynı ya da daha sıcak oluyor yazıyordu. Yahu bir insan gittiği günden itibaren hep mi üşür? Çünkü öğlen çok çok sıcak olsa da akşam buz gibi. Yani giderken yanınıza kalın kalın mont, kazak hatta çizme alın derim ama tabii bu bilgi kış sezonuna ait hatta Nisan başına kadar ki süreç için geçerlidir. Yazın zaten müthiş sıcakmış. Malta’nın prizleri 3’lü, ben giderken unuttum götürmeyi, genellikle ya anahtar ya da kalemle diğer bir dişe takıp prizi kullanıyordum. Malta’da her yer birbirine çok yakın yürüyerek gidebiliyorsunuz, ama birçok yere de otobüsle gidin tabii çok da abartmayın. Her bir köşesi tarih ve buna sahip çıkmışlar. Restore ederken dahi büyük titizlikle çalışmışlar bizim Sünger Bob kalemiz gibi değil mesela hiçbir kaleleri!

Beni diğer şaşırtan noktası da marketleri. Olduğum yerde iki tane büyük market vardı. Bir ürünün de milyon tane çeşidi vardı. Bir mısır gevreği alacağım 15 dakika bakıyorum sonra bir de TR’yi Euro’yla çarpınca 15 dakika 20 dakika oluyor ve en sonunda kızıp bir tane alıyorsun. Her şeyin konservesi var. Hayatta aç kalmazsınız, sadece lezzeti olmuyor ve bu nedenle yediğiniz her şey az az yiyip kilo veriyorsunuz. Bir kere salça bildiğiniz salça değil, yazın kışa hazırlanan domates sos gibi. Ahhh bir de bir marketinde kahve makinesi vardı, ücretsiz hemen yanına da mini bir oturma alanı yapmışlardı. Çok gidip keyfini çıkartamamış olsam da bu jestleri çok güzel.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.