Avonlea'ya Yolculuk!

İlk kez bir dizi ile ilgili bir şeyler yazacağım ve heyecan doluyum! Bir dizi hakkında yazacak olmak heyecan ve mutluluk verebilir mi? Yazdıklarımı okuduğunuzda beni destekleyeceğinize de emin olmakla birlikte yürekleri sıcacık yapan ve oyunculuklarıyla takdiri hak eden bir dizi: Anne with an “E”

“Netflix dizi önerileri” yazınca upuzun listeler ile karşılaşabilirsiniz ama benim şu an size önereceğim dizi tabii ki de şüphesiz bu olacaktır. Özellikle de dönem dizilerini seven herkesi izlemeye davet ediyorum. Tek özelliği dönem dizisi olmamakla birlikte yazının içerisinde spoiler vermeden biraz biraz değineceğim.

Dizi L.M. Montgomery’nin 1908’de yazdığı ‘Anne of Green Gables’ kitabının bir uyarlaması. İlk bölümüne Malta’da başlamıştım ama devam edememiştim. Upuzun konuşmalar olması küçük telefon ekranından çok zordu ve devamını izleyemedim. Türkiye döndükten sonra o şansı verdim ve bir solukta izlediğim duygulandığım ve coştuğum bir dizi oldu.

Dizinin konusuna gelecek olursak; 1890’larda Kanada’da, Green Gables’da yaşayan ve artık yaşlandıkları için ev ve çiftlik işlerine yardımcı olması adına erkek çocuk evlatlık almak isteyen yaşlı kardeşlerin hayatına, bir karışıklık sonucu müthiş bir şekilde giren Anne ile hikaye başlıyor. Anne’in heyecanıyla ve kendini kabul ettirme gücüyle başlayan hikaye hiç de kolay olmuyor. Geldiği günden itibaren Avonlea’daki insanlar tarafından saç rengi ve çillerinden dolayı farklı gelmesi ve evlatlık edinilmesi nedeniyle pek de kabul edilmiyor. Dışlanıyor ama pes etmek yok! Yardımseverliği ve arkadaşlığıyla herkesin gönlüne dokunmayı başarıyor, hem geldiği aileye hem tüm Avonlea halkına hem de izleyicinin gönlüne…

Tüm sezonu bitirdikten sonra – hayır aslında- her bölüm sonunda hayal etmenin gücüne bir kez daha inandım. Hayalleri ile yetimhanede ve gittiği diğer ailelerde hayalleriyle hayatta kalan inanılmaz bir hayal gücü. Her şeyin zihinde yaratılan bir oyun çemberi olduğunu düşünürsek hayal gücümüz ile her şeyin mümkünatına inanıyorsunuz. Diyaloglar, sahneler, toplum ilişkileri ve daha pek çoğu öyle güzel konu ediniliyor ki sadece hayal etmenin gücünden bahseden bir dizi değil; ayrımcılık, ırkçılık, cinsiyet eşitsizliği, ifade özgürlüğü, kendini olduğun gibi sevmek, LGBTQ hakları ve feminizm konularını ön plana çıkartarak her birinin incelikle ve başarılı oyunculuklarıyla işlenmiş bölümler.

Yazımı sonlandırmadan belirtmek isterim ki 3 değil de 10 sezon olsa da yüreğinize her anlamıyla dokunacağı ve izleteceği kesin olan bir dizi.

Keyifli seyirler 😊
Seda  

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.